17 Eylül 2016 Cumartesi

Bayan Saat: Şık ve Modaya Uygun Modeller

Bayan Saat 

Bayan saat hakkındaki bu yazımızda önemli ipuçları vereceğiz. Saatler; bir bayan için zamanı göstermekten çok daha fazla şey ifade ettiği gerçeğini göz ardı edilemez. Bayanlar için saat zamanı göstermenin yanında aksesuardır da. Bu nedenle bayanlar seçtikleri saatin işlevselliğinden çok görselliğine önem vermekte. Bayanlar, eşleri kendilerine hediye saat aldığında kendisinin zevkine uygun saat almasını tercih ederler.

Bayan Saat


2016 bayan saat modası şık ve zarafetin ön plana çıktığı bir yıl oluyor. Birçok bayan altın rengi veya bronz renk saat modelini tercih ediyor. Tabi bu bayan saatlerinin kaba durmaması da çok önemli bir durum. Fuşya rengi bayan saatleri de 2016 modasına uygun renk olarak karşımıza çıkmakta. Bayan saat modası çok hızlı değişmese de Türkiye'nin bayan saatte geri kaldığını söylemek çok yanlış olmaz. Sokakta 10 kişiden 3 kişide saat görebilirsiniz. Oysa saat çok önemli ve tamamlayıcı bir aksesuardır. Bazı insanların ise marka saat takıntısı olabilir. Bu normal karşılanabilecek bir durum olmasına karşın ucuz bayan saatleri de çok şık olabilir. O yüzden ucuz gördüğünüz ve beğenmediğiniz saate 'aksesuar' gözüyle bakılmasında fayda var.

Unutmayalım: Bayan Saat zamanı değil şıklığınızı yansıtır. 


Bayan saat modasında son olarak bayan saat kombin ön plana çıkmakta. Yurt dışından kombin şeklinde gelen ürünler gerçekten birbirini tamamlayıcı nitelikte. Sizin saat ile hangi bilekliği kombin etsem diye düşünmenize gerek kalmadan, düşünülmüş ve kombin edilmiş bayan saatleri de tercih edilebilir. Unutmayalım: Bayan Saat zamanı değil şıklığınızı yansıtır.

27 Temmuz 2016 Çarşamba

Bayan Saat Siteleri

Bayan Saat


Son zamanlarda, alışveriş merkezleri Türkiye'nin her bölgesine yayılmış durumda adeta. Her ilde en az bir adet AVM yani Alışveriş Merkezi'ne rastlamak mümkün. Alışveriş Merkezleri aynı zamanda büyük markalara da ev sahipliği yaparak modayı en yakınınıza kadar getiriyor. Gelişen teknoloji ile birlikte AVM'lerin yerini E-Ticaret siteleri alacak gibi duruyor. Gelişen teknolojiye ayak uyduran, çeşitliliğinin, şık bayan saatleri ve erkek saatlerinin yanı sıra modayı da takip eden E-Ticaret sitelerinden biri de www.bayansaat.com olarak göze çarpmakta. 

Saatler, boyut olarak küçük aksesuarlar olmalarına rağmen, kişinin tarzını yansıtan en önemli aksesuarlardan biri olduğu konusunda modacılar hemfikir. Saatleri zamanı öğrenme aracı olarak kullanmanın "modası" geçti. ve erkek saatleri günümüzde şıklığınızı yansıtan önemli araçlardan biri. Saat bir dönem boşlukta olmasına rağmen (dediğim şeyi açacak olursam amacı saat öğrenmekten çıkmasının yarattığı boşlukta birçok kişinin kullanmadığı aksesuar olarak bilinmesi) son dönemlerde kendine yeni bir kullanım amacı yaratmasıyla yani kişinin tarzını hatta bazılarına göre kişiliğini yansıtması ile önemli bir aksesuar olarak raf ve kolumuzda yerini tekrar aldı.

Bayan saatleri ve  erkek saat markalarından bahsedecek olursak bilindik pek çok marka var. Fakat ucuz saatlerde şıklığının yanı sıra kalitesi ile göz dolduruyor. Örnek verecek olursak Coliseum marka saatler Türkiye'de çok fazla moda olmaya başladı. Türk firmasının ürettiği saatler hem kalite hem şık hem ucuz. Bunun yanında Spectrum marka saatler de modaya yeni bir renk katmış durumda. Uzak Doğu modasını ülkemize taşıyan bu saatler büyük ilgi görmeye devam ediyor. 

Birçok E-Ticaret sitesine yeni bir renk ve hava katan; bayan saat, erkek saat, bayan kombinleri, erkek kombinleri ve sevgili saatlerini müşteriye en uygun fiyattan ulaştırmaya çalışan bayansaat.com firmasına alışverişim sırasında gösterdikleri ilgi ve sonrasındaki alakaları için teşekkür ediyorum. 


















<a href="http://www.sitenizin adı.com"> tıklanacak yazı</a>

22 Temmuz 2016 Cuma

Bayan Kol Saati Modası


Modayı yakından takip eden bayanların bildiği üzere son yıllarda bir hayli öne çıkan bayan kol saati modası, özellikle kombin kıyafetlerle uyumun sağlanması ve aksesuar olarak tercih edilmesi şeklinde karşımıza çıkıyor.


Pek çok marka son yıllarda üretimini yapmakta olduğu klasik bayan kol saati modellerini bir kenarı bırakarak yenilikçi ve modern çizgilere sahip bayan saatlerinin üretimine yöneldi. Piyasada pek çok mağazaya yayılan bu modeller gerek ekonomik fiyatları gerekse günlük kullanıma uygun estetik tasarımlarıyla dikkatleri çekerek bayanların ilgi odağı oldu. Farklı renk ve desenlerde üretilen bayan saat modelleri beraberinde çift saatlerini de getirerek, sevgili veya eşlerin birlikte aynı model saat çeşitlerini kullanmalarına da vesile oldu.
Son yıllarda online alışveriş alışkanlığının artması, televizyon ve internet reklamlarının bu ürünlere yönelik artış göstermesi ve giyim alışkanlıklarının gelişerek kombinlere yönelik bir eğilimin olması, bayan saatlerinin aynı zamanda aksesuar olarak tercih edilmesini de sağladı. Üretimin artmasıyla birlikte markaların fiyat indirimine gitmesi de bayanların farklı kıyafetleri için beğendiği saat modellerini tercih etmesi ve özel günler için ayrı ayrı saat modellerini almalarının da önünü açmış oldu.


Bu sayede firmalar cirolarını artırırken bayanlar farklı kıyafetleriyle daha şık duran estetik ve modern görünüme sahip yeni saatlere sahip oldular. Siz de online olarak, pek çok sitede güvenle bulabileceğiniz ve sipariş edebileceğiniz bayan kol saatlerinin, kapınıza kadar gönderiminden faydalanabilirsiniz.

Tercih edebileceğiniz bir site:
http://www.bayansaat.com/

4 Nisan 2016 Pazartesi

Eurocup'a İnanmış Bir Takım: Galatasaray Odeabank

Geçen sene mali krizler ile boğuşan bir çok oyuncusu ile yollarını ayıran Galatasaray Odeabank bu sene adeta küllerinden doğdu. Takıma, Errick McCollum, Stephane Lasme, Blake Schilb, Caleb Green gibi oyuncuları monte eden Galatasaray Odeabank Koçu Ergin Ataman sezon başından beri hedeflediği EuroCup'a bir adım daha yaklaştı.
Mali krizlerden dolayı oyuncu maaşlarını ödeyememesi Galatasaray'ın Euroleague'de oynayamamasına neden olmuştu. Ergin Ataman'ın bu sezon başlamadan Galatasaray'ın Euroleague'de oynayıp oynayamayacağı ile ilgili sözleri şöyleydi: "Galatasaray için EuroLeague’de oynamak ne kadar değerliyse, EuroLeague için de Galatasaray’ın bu organizasyon için de yer alması o kadar önemlidir. Ben bir formül bulunacağını düşünüyorum. Galatasaray A Lisansı’nı hak ediyor. Galatasaray son üç sezonda Türkiye’de bir yarı final-iki final oynadı ve bir defa şampiyon oldu. Türkiye’de zirvede olan ve EuroLeague’de ilk 8’de olan bir takım. Seyircisi Abdi İpekçi’de müthiş bir atmosfer yaratıyor. EuroLeague’in hedefi Avrupa’da NBA tarzı bir atmosfer yaratmaksa, Galatasaray’ın orada olması gerektiğini düşünüyorum."
Ergin Ataman'ın düşünceleri bu şekildeydi fakat Galatasaray maddi sebeplerden ötürü Euroleague yerine EuroCup'a katilabildi. Ergin Ataman daha sezon başında hedefi koymuştu aslında "EuroCup şampiyonluğu". Bunun nedeni ise Euroleague gitme yolunun bu kupadan geçiyor olması (Eurocup kazanan takımlar direk Euroleague gitme hakkı kazanıyor) ve basketbolda Avrupa'nın ikinci en büyük kupası olması. Ergin Ataman zorluklarla çok iyi mücadele edebilen ve adeta zorluklarla birlikte işine daha çok konstantre olabilen bir koç. Bunu 2011-2012 yılında Beşiktaş'ta da gördük. En zor zamanlarda takıma 3 kupa (Eurochallenge, Türkiye Basketbol Ligi şampiyonluğu ve Türkiye Kupası) birden kazandırdı. Şu an Galatasaray'da da bunu yapıyor. Bir hedef koydu önüne ve o hedefe önce kendisini inandırdı daha sonra oyuncularını inandırdı; bu inancı gören taraftar da bu hedefe inandı ve takımının iç saha maçlarında adeta itici gücü oldu. Sırasıyla Karşıyaka, Bayern Münih ve en son olarak Gran Canaria maçlarında bunu gördük.

Taraftar ile Ergin Ataman arasında çok büyük bir bağ vardı zaten bu bağ iyice güçlenmeye başladı. Mehmet Demirkol'un belirttiği gibi şuan tartışmasız Galatasaray camiasının en güçlü, en popüler ve en çok sevilen kişisi Ergin Ataman'dır. Sosyal Medya'da Galatasaray taraftarının Ergin Ataman aleyhine yazdığı, paylaştığı bir resme, yazıya rastlamak oldukça güç.
Gran Canaria maçı sonrası taraftarın Ergin Ataman sevgisini Ergin Ataman'ın instagram paylaşımının altında görebiliriz.
Eurocup'a inanmış bir takım 1
Sadece sevgi değil bir camianın lidere inancıdır bu. Bir insanı sevebilirsiniz ama inandırmak çok başka bir yetenek.
Ergin Ataman'dan çok bahsettik bu oyunu oynayanlar yani basketbolcular peki? Hoca camiayı inandırdığı gibi oyuncularını da inandırmış. Oyuncular çok hırslı. Sahada adeta rakibini boğan bir takım var. Çeyrek Final maçında deplasmanda 10 fark yemiş bir takıma bile baktığımızda son ana kadar taraftar baskısına kadar oyundan kopmamış bir takım vardı son iki dakika fark çift hanelere ulaşmıştı. Yani taraftarın desteği ile daha fazla rakibini boğan fakat deplasmanda da maçtan hiç kopmayan bir takım.

Peki Galatasaray Odeabank kupayı alabilir mi?

İlk maçta 14 farklık bir avantaj yakalayan Galatasaray Odeabank, ilk maçın ilk yarısında olduğu gibi tempoyu rakibin ayarlamasına izin verip hızlı tempoya ayak uydurmaya çalışırsa deplasmanda bu avantajı yitirebilir. Tempoyu kendisi ayarlayıp, geriye hızlı koşması gerekir. Gran Canaria özellikle evinde dış atışlarda tempo bulduğu zaman çok yüksek yüzdelerle üçlük atabilen bir takım. Ben Ergin Ataman'ın tecrübesine olan inancımdan ve oyuncuların saha içi mücadelesinden dolayı Galatasaray'ın bu farkla birlikte finale çıkabileceğini düşünüyorum. Finalde de muhtemelen rakip Strasbourg IG'i deplasmanda 6 fark ile geçen  Dolomiti Energia Trento olacaktır. Ben Galatasaray'ın hem Strasbourg hemde Energia Trento'dan iyi takım olduğunu düşünüyorum. Bir de üstüne "inanmışlık" faktörünü eklersek Ergin Ataman'ın dediği gibi kupaya 3 maç kaldığına inanıyorum.

8 Haziran 2012 Cuma

ALİ KIRCA İLE MEDYA ÜZERİNE










ALİ KIRCA İLE MEDYA ÜZERİNE
                    Türkiye’nin ilk anchorman'i olarak bilinen Ali Kırca ile medya ve siyaset üzerine röportaj yaptık. Bize vakit ayırdığı için teşekkür ediyoruz.
-Merhabalar öncelikle bize zaman ayırdığınız ve randevu talebimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ediyoruz.Biz Bilgi Üniversitesi Medya Ve İletişim Sistemleri bölümü 1. Sınıf öğrencisiyiz.
Ali Kırca: Rica ederim buyurun hoşgeldiniz konumuz nedir?
-          Teşekkürler. Konumuz medya ve siyaset. Öncelikle sizi tanıyoruz ama yinede kısaca kendinizi tanıtabilirmisiniz
Ali Kırca : Tabii. Ben 1974 de TRT’de bu işe başladım. TRT’de çeşitli görevlerde çalıştıktan sonra TRT Haber Dairesi Başkanlığı’n da görev aldım. Bir dönem TRT Washington temsilcisi olarak da çalıştım, daha sonra 32. Gün ekibiyle birlikte yeni yayın hayatına başlamış olan Show TV’ye geçtim. 42 yaşında "Kırkıncı Paralel " programını Washington ve New York‘ta hazırlayıp sundum. 1993 yılında Türkiye’ye döndüm ve ATV HaberDairesi Başkanlığında görev aldım.1994’de Türkiye’nin ilk anchorman’i olarak ATV Ana Haber Bülteni’ni sunmaya başladım. Hemen arkasından 1994’te yayına giren "Siyaset Meydanı" programını sunmaya başladı. Daha sonra Star, NTV kanallarında çalıştım ATV ye geri döndüm en son olarak da şuan Show TV deyim.
-          Peki, şu günlerde çok konuşulan ‘Yazılı basın ömrünü tamamladı’  konusu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yazılı basının geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Ali Kırca: Yazılı basının biteceğine dair iddalar her zaman ortaya atıldı. Televizyon çıktığında ve yaygınlaştığında da insanlar artık gazete almaz diye düşünüldü fakat tam tersi oldu. Özellikle Televizyonun ve Televizyon Haberciliğinin en geliştiği ülkeler Amerika, Japonya gibi ülkelerde tam tersi oldu yani televizyon gazete tirajlarını arttırdı insanları gazete almaya teşvik etti diyebiliriz. Dolayısıyla o zaman bu teori yattı. Yine yatmaya mahkum. Yazı olduğu sürece yazılı basın olmaya devam edicektir. Yazının internete bilgisayara yazılmış olması çok fazla farketmiycek dijital de olsa devam edicek. Dolayısıyla yazılı basının biteceğine dair her iddaa yazının biteceğine dair iddaadır. Buda asla olmycak intermet medyasıda yazılı basını bitiremiycek.
-          Peki, Nurcan Akad ve Cüneyt Özdemir gibi gazetecilerin Tabletlerle ilgili yapmış olduğu projelerle ilgili ne düşünüyorsunuz? Gelecekte tablet gazeteciliği yaygınlaşırmı?
Ali Kırca: Kuşkusuz yaygınlaşır teknolojinin insanlara getirdiği herşey yaygınlaşır. Ama bunu bir başkasını yok edecek bir unsur olarak görmek yanlış hepsi birbirine alternatif olur. Yani yazılı basını yok edemez.
-          İnternet Gazeteciliğinin insanlara yararı nedir?
Ali Kırca: Hız kazandıracak. Örneğin insanlar saat 7 ye kadar Ana Haber Bültenlerini beklemek zorunda olmaz. Habere ulaşım daha hızlı olur. Fakat dediğim gibi sadece alternatif oluşturur. Yarın ki gazete alımını ortadan kaldırmaz tam tersi teşvik eder gazete alımına.
-          Peki, tablet gazetelerinde gazetelerin gazetenin aynısını yansıtması gazete tirajlarını etkilermi?
Ali Kırca: Tabi bunu zamanla göreceğiz. İnsanların alışkanlıklarının ne derece değişeceğini zamanla göreceğiz. Bazı alışkanlıklar insanların yaşam şekli haline gelir. Yaklaşık 30 yıldır E-Kitap diye bir şey var.Bütün romanlar internette mevcut. O zaman kitap satışları ne oldu bittimi? Hayır bitmedi. Farklı bir şey bu. Müzikte ki gelişmeyle aynı değil bu karıştırmamak lazım.
-          Nurcan Akad ve Cüneyt Özdemir gibi gazetecilerin bağımsız gazete kurmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ali Kırca: Bu olay yaygınlaşacak gelişecek belki herkesin internette gazetesi olacak sadece saydığınız gazeteler değil gelecekte sizlerin de gazetesi olacak internette belki ama bu yazılı basını etkilemez.
-          Peki, sizin gelecekte bağımsız çalışma gibi bir projeniz var mı?
Ali Kırca: Benim böyle bir düşüncem yok ben zaten Televizyon Habercisiyim. Türkiye’nin ilk anchormanıyım. 1974 de bu işe televizyon habercisi olarak başladım arada gazetecilik vs. gibi farklı işler yapmadım yapmayıda şuanda düşünmüyorum gelecekte de olacağını zannetmiyorum
-          Geçmişte ve ya günümüzde siyasetin,hükümetin medyaya baskısı varmıydı?
Ali Kırca: 1974 de bu işe başladım o zamandan beri siyaset her zaman medyanın üzerinde etkilidir. Bu baskı zaman zaman arttı zaman zaman azaldı. Bugünden çok daha ağır baskılar olmuştur. 12 eylül darbe dönemini yaşadık. Özellikle TRT dede çalıştığım için hem kamu ve özel televizyonları biliyorum. TRT dede o dönemde siyasi baskılar hiçbir dönemde yaşanamayacak kadar fazlaydı. Ama alternatiflerimiz var farklı farklı gazeteler televizyonlar var tekel yok. Yani baskı her zaman vardı günümüzdede var. Budemokratik süreçle ilgili bir olay.
-          Bizim okulumuzda da görev yapan Ahmet Şık ve Nedim Şener’in cezaevine girmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ali Kırca: Bence orada konuşulması gereken konu meslektaşlarının göstermiş olduğu dayanışma örneğidir
-          Peki, sosyal medyanın cezaevinden çıkmalarında etkisi oldumu?
Ali Kırca: Ben genel olarak söylüyorum sosyal medyanın Türkiye’de sanıldığı gibi güçlü bir medya olduğunu düşünmüyorum. Sosyal medya Türkiye’de kontrolsüz bir güçtür ve kontrolsüz güçte güç değildir. Açık söylemek gerekirse ben sosyal medyayı hiç ciddiye almıyorum.
-          ATV ‘ den siyasi sebeplerden dolayı ayrıldığınız söyleniyor bu iddiaların gerçeklik payı var mı?
Ali Kırca: Hayır kesinlikle öyle bir şey yok. Ben birçok televizyon kanalında çalıştım hepsinden kendi tercihlerim nedeniyle ayrıldım.
-          Peki, yıllarca siyasilerle röportaj yaptınız sizin gözlemleriniz ve bilginiz ışığında geçmişten günümüze en güvenilir en dürüst siyasi lider kimdir size göre?
Ali Kırca: Ben işim gereği siyasilere çok yakın oldum geçen yıllar içerisinde. Süleyman Demirel’i de Turgut Özal’ı da Bülent Ecevit’i de Tansu Çiller’i de şuan ki başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı da yakından tanıma imkânı buldum ama bu bir çırpıda bir kişinin yapabileceği bir yorum ve görüş değil yaparsak da yanlış olur. Her şeye zamanın ruhu içerisinde bakmak lazım. O dönemde o siyasi ne yaptı? Niçin yaptı? Hangi tarihsel koşullar içerisinde yaptı? Bugünden dünü eleştirmek ya da bugünden dünü eleştirmek yanlıştır.Yani zamanın ruhu içinde bakmak lazım. İlla isim istiyorsanız Ecevit dürüst ve samimi bir politikacıydı ama aynı zamanda hataları olan bir politikacıydı ama bugünden bakarak onu eleştiremem o hatalardan kaçınılabilir miydi başka siyasi lider daha iyi işler yapabilirmiydi bunu bilemeyiz hiçbir zamanda bilemeyeceğiz. Zamanın ruhu ve şartlar içerisinde değerlendirilmesi. Ben siyasileri zamandan soyutlayarak bir şey diyemem

-          Peki siz siyasete girmeyi düşünüyormusunuz?
Ali Kırca: Hiçbir zaman düşünmedim. Olumsuz bir mekanizma olarak gördüğüm için değil ama düşünmedim. Her birey siyasetin içinde olabilir bir gün. Ben siyasete sadece Ankara olarak görmüyorum. Siyaset hayatımızın her alanında var hergün her alanımızda siyaset yapıyoruz yani. Bu nedenle hepimizin siyasetin içerisindeyiz. Hayat bir siyaset bir çünkü.Ama Ankara’da milletvekili olmayı kastediyorsanız hayır düşünmüyorum.
-          Medya ve siyaset üzerine konuşulacak çok şey var ama sizin vaktinizi daha fazla çalmamak adına sorularımızı sonlandırıyoruz tekrardan vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Ali Kırca: Rica ederim. Başarılar.

                               SAMİ BURAK BÜYÜKÇELEBİ
ÖZGÜR YEDEK

29 Kasım 2011 Salı

Hoşgeldin Avcı

                        Hoşgeldin Abdullah Avcı. Her zaman hayranlıkla takip ettiğim bir Teknik Direktörün Milli Takımımızın başına geçmesi benim açımdan çok sevindirici.Genç,dinamik,cesur,gerektiğinde agresif gerektiğinde sakin tam anlamıyla bir teknik direktör.

                      Hiddink 3-0 yenik olarak çıktığımız ikinci Hırvatistan maçında yine bir Teknik Direktörlük mücizesi gerçekleştirdi ve maça tek forvetle çıktı 'Geçmiş olsun şimdiden söylüyorum eğer hiddink bu takımın başında salı günüde sahaya çıkarsa taktiğimiz yine 4-5-1 olur. Neden? Mantıklı sakin oynamalıyız ki fark yemeyelim. Teşekkürler Hiddink' geçen yazdığım yazıda belirtmiştim zaten böyle olacağını garip gelmedi bana adamın umrundamı Türkiye parasını kazandı ve gitti. Hırvat ilk maçının ardından söyledikleri ise tam anlamıyla bir skandal.Bazı yazarlar gerçekleri yüzümüze vurdu gibi şeyler söylüyor. Bir analiz yaptım sizler için ilk 11 ler hakkında

Kaleci: Pletikosa  (rusya liginde rostov)
Defans: Šimunic ( dinamo zagreb 33 yaşında değeri 2.500.000 euro)
Sağ bek: Corluka (tottenham 10.000.000 euro)
Stoper: Gordon Schildenfeld (Eintracht Frankfurt, 2.Bundesliga (Almanya) 2.000.000 euro )
Defans: Vida (GNK Dinamo Zagreb, T-Com 1. HNL (Hrvatistan) 2.600.00 EURO )
Orta Saha: Rakitic ( Sevilla 10.000.000 euro )
Orta Saha: Modric ( tottenham 33.000.000 euro)
Orta Saha: Srna ( shaktar 15.000.000 euro)
Orta Saha: Dujmovic (dinamo moskova 3.000.000)
Forvet: Mandzukic (wolsburg 7.500.000 euro)
Forvet: Olic (bayern munih 6.000.000 euro)


Bu takımmı bizden çok üstün ? Srna ve Modric en tehlikeli oyuncuları ama onlar gibi bizimde avrupada üst düzeyde oynayan arda,mehmet topal,hamit altıntop gibi oyuncularımız var bu yüzden hiddinkin dediği gibi bizden çok üstün bir takım değiller. Yenilmeyecek bir takım hiç değiller Yunanistan yeniyorsa biz nasıl yenemiyoruz Sayın GUUS HİDDİNK?


                        Hiddinki bir kenara bırakalım artık kabus gibi bir dönemdi benim açımdan bir tane iyi oynadığımız maçı hatırlamıyorum azerbaycan,kazakistan maçlarıda dahil. Sıra Abdullah Avcıda inanıyorum ki Milli Takım eski ruhunu kazanıp yenilse bile aslan gibi yenildi diyeceğiz. Kendi sahamızda 1 şutla maçı bitirmeyeceğiz. Başarılar Abdullah Hoca

11 Kasım 2011 Cuma

RUHSUZLUK

                                                     

                                                           YAZIK SANA...



                   İşte hazin son diye buna derim. 2. dakikadaki golden sonra demoralize olduk. Ama takımımızda ruh denen bişey yoktu. Hiddink Beyefendi takımımızdaki ruhu,çoşkuyu aldı götürdü. Sakin olmalıyız diye diye oyuncularımızı uyuttu Hiddink kendi gibi... Kendi sahasındaki bir takım kaleye 3 şut mu çeker yazık günah bu ülkeye. Maç 3-0 hala tek forvet oynuyoruz kale önünde bir tane daha adamımız yok. Hiddink ile bu işin yürümeyeceğini daha önce belirtmiştim haklı çıkmayı hiç istemediğim bir konuydu malesef.


                     Dakika 69 skor 0-3 yeniliyoruz selçuk inan çıkıyor yerine mehmet topal giriyor. Bu nasıl bir Teknik Adamdır biri bana anlatsın andorra gibiyiz inanamıyorum gerçekten daha fazla fark yemeyelim diye topu tutan adam alıyoruz sahaya bizim gole ihtiyacımız var Mehmet Topal senede 3 gol atamayan bir futbolcu eğer oynatıcaksan maçın başında oynatıcaksın 3-0 dan sonra almıycaksın sahaya.


                  Tabiki bütün suç Hiddinkin değil ama suçun %70 i onundur geriye kalan %30 da onu getiren Federasyonundur. Geçmiş olsun şimdiden söylüyorum eğer hiddink bu takımın başında salı günüde sahaya çıkarsa taktiğimiz yine 4-5-1 olur. Neden? Mantıklı sakin oynamalıyız ki fark yemeyelim. Teşekkürler Hiddink